Hususî bir Ramazan ibadeti / Ramazan’ın kıyâmı





Author: Osman KARYAĞDI - min read. - Post Date: 03/24/2023
Clap

Ramazan ayının gündüzlerinde Allah rızası için oruç tutulur. Ramazan gecelerinin kıyamı/ihyası adına da nafile bir namaz olarak “teravih namazı” kılınır.

Teravih namazı, Allah Resûlü’nün (as), hakkı verilerek kılındığında insanı anasından doğduğu gündeki gibi günahlardan arınmış hale getireceğini bildirdiği “Ramazan’ın kıyamı”dır.

 

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَن رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ:

مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.

Ebû Hüreyre’den (radıyallâhu anh) rivayet edildiğine göre,

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

Her kim, inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek, O’nun rızasını kazanmak için Ramazan kıyamını yaparsa / Ramazanın gecelerini ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh 1; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn 173)

عَنْ النَّضْرِ بْنِ شَيْبَانَ، قَالَ: لَقِيتُ أَبَا سَلَمَةَ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، فَقُلْتُ: حَدِّثْنِي بِحَدِيثٍ سَمِعْتَهُ مِنْ أَبِيكَ يَذْكُرُهُ فِي شَهْرِ رَمَضَانَ، قَالَ: نَعَمْ، حَدَّثَنِي أَبِي أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَكَرَ شَهْرَ رَمَضَانَ، فَقَالَ :شَهْرٌ كَتَبَ اللهُ عَلَيْكُمْ صِيَامَهُ وَسَنَنْتُ لَكُمْ قِيَامَهُ، فَمَنْ صَامَهُ وَقَامَهُ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا خَرَجَ مِنْ ذُنُوبِهِ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ.

Nadr b. Şeyban anlatıyor:

Bir gün b. Abdurrahman b. Avf’ın (radıyallâhu anh) oğlu Ebu Seleme’ye rastladım ve Ramazan ayı hakkında bizzat babasından duyduğu bir hadis olup olmadığını sordum. Bana şöyle cevap verdi:

Babamdan bizzat dinlediğime göre Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan ayını şu şekilde anlatmıştır:

Ramazan, gündüzlerinde oruç tutmanızı farz kıldığı bir aydır. Ben de, Ramazan gecelerinde kıyam etmenizi (teravih namazı kılmanızı) sünnet kıldım. Kim, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek ihlâsla oruç tutar ve kıyam ederse (teravih namazını kılarsa), annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından temiz hâle gelir.” (Nesai, Sıyam 40, İbn Mace, İkame 173; Müsned 1/191.)

 

Teravih ne demektir?

Teravih, Arapçada “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamına gelen "tervîha" kelimesinin çoğuludur. Bu anlam daha sonra Ramazan ayında yatsı namazında sonra kılınan ve her dört rekatından sonra tervîha yapılması, yanı biraz dinlenilmesi âdet haline gelen namazın adı olmuştur.

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.s.) teravih namazını kendisi bizzat kılmış ve ümmetine teravih kılmalarını tavsiye ederek bu namazı “sünnet” yapmıştır.

Efendimiz (as) ashabına birkaç gün cemaatle teravih namazı kıldırmış, onlardaki ibadet aşk u şevkini görmüş, “farz kılınır”, “farz gibi algılanır” dolayısıyla da altından kalkamazlar diye bekleyenlerin olduğunu bildiği halde “teravih kıldırmak” için mescide çıkmamıştır.

Ramazan ayında bir gece Allah Resûlü (as) mescide çıkmış ve mescidin bir kenarında cemaatle namaz kılan insanlar görerek, "Bunlar ne yapıyorlar?" diye sormuştur. Orada bulunanlardan biri; "Yâ Resûlallah, bunlar Kur’an’ı çok fazla bilmeyen, hafız olmayan kimseler; Übeyy İbn Ka'b onlara namaz kıldırıyor." diye durumu açıklamıştır. Efendimiz yapılan uygulamayı beğenmiş ve memnuniyetini, "Ne güzel yapmışlar, isabet etmişler!" diyerek ifade etmiştir. (Tehanevî, İ’lâüs-Sünen)

 

Teravih namazı kaç rekat?

Teravih asırlardan beri tervîhaları arasında topluca zikir ve salavat okuma, ilahiler söyleme gibi farklı uygulamalar yapılan, şevk ve neşe ile eda edilen bir ibadet olmuştur.

Her sene bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde Ramazan ayının başlangıcıyla birlikte oruç tutmamaya gerekçe sayılabilecek şeyler üzerinde çok durulur, kendini biraz zorlayarak oruç tutanlar nerdeyse kınanacak hale getirilir. Dinin ruhu şekle indirildiği zaman şekli kurtarmanın yeterli olacağı yaklaşımı zihinlere, aslında nefislere yerleşir, yerleştirilir. Modern Ramazan tartışmalarından biri de “teravih namazı”nın rekat sayısıdır. Dört mezhepten hiçbirinin kaynaklarında 20 rekattan az kılınabileceğine dair bir bilgi olmamasına rağmen seçme(!) bazı hadislere dayanarak teravih için 8 rekatın yeterli olduğu dile getirilir. Hatta, 8’den fazla kılmanın “bidat” olduğu bile söylenir.

Yapılan bu yorumlar 14 asırlık uygulamaları yok sayma manasına geldiği gibi, yaşanan İslam’dan uzaklaşarak, kitaplar taranıp “daha kolay” bir Müslümanlık ortaya koyma neticesine götürmektedir.

Normal olarak bakıldığında doğru olan “İslam kolaylık dinidir” sloganı kullanılarak “kolaylık” kısmı alınıp yaşanan, hayata hayat olması gereken “İslam” dışarıda bırakılmaktadır.

Hz. Ömer zamanından beri teravih namazı, mescidlerde cemaatle ve en az 20 rekat olarak kılınmaya devam edilmiştir. Ortada yaşanan bir gerçeklik varken kitaplara gidip dededen toruna kadar devam eden bu uygulamaların yok sayılması dini hayattan koparmak anlamına gelmektedir.

Ramazan gecelerine mahsus olarak kılınan namazın adı “teravih”tir. 8 rekatlık bir namazda “terviha/dinlenme” ihtiyacı olmayacağı gibi, buna “teravih” demek de çok uygun düşmez.

 

Teravih namazı ne kadar sürer?

Teravih kıraati uzun tutulan/tutulması tavsiye edilen bir namazdır. İmam Mâlik’in, Tabiînin meşhurlarından A’rec’ten naklettiği teravih rivayeti oldukça dikkat çekicidir:

عَنْ الأَعْرَجِ قَالَ: مَا أَدْرَكْنَا النَّاسَ وَكَانَ القَارِئُ يَقْرَأُ سُورَةَ البَقَرَةِ فِي ثَمَانِ رَكَعَاتٍ، وَإِذَا قَامَ بِهَا فِي اثْنَتَي عَشْرَةَ رَكْعَةً رَأَى النَّاسُ أَنَّهُ قَدْ خَفَّفَ .(رواه مالك)

A’rec der ki: Bizim, zamanlarına yetiştiğimiz Ashâb ve Tabiîn devirlerinde imam sekiz rekâtta bütün Bakara sûresini okurdu. Eğer imam Bakara sûresi ile sekiz yerine on iki rek'at kıldırırsa insanlar, imamın namazı kısaltıp hafif tuttuğunu düşünürdü. (Muvatta, 1/115) Bu rivayetin anlattığı husus insanların namaza iştiyakları ve kıraatin ne kadar olduğudur. Yoksa teravih sekiz rekat kılınacak demek değildir.

Rivayetlere baktığımızda, ilk dönemlerde teravihin bir rekatında yaklaşık yüz ayet okunduğunu görüyoruz. İmam Malik’in Muvatta’daki nakline göre, namazdaki kıraatin ve dolayısıyla da kıyamın uzamasından dolayı asaya dayanıp destek aldıklarını görüyoruz. İbadetin bir yük olarak kabul edilmediği günlerde cemaatle kılınan Teravihten ancak imsaka yakın bir zamanda dağıldıkları anlatılıyor.

Ebû Dâvûd’un Sünen’indeki bir rivayete göre Ebû Zer el-Gıfârî (r.a.) Allah Resûlü’nün kıldırdığı bir teravih namazının sahura kadar uzadığını anlatır. Zaten Efendimiz (aleyhisselam) bir soruya binaen, en faziletli ibadetin “kıyamı uzun namaz” olduğunu bildirir.

Hz. Ömer döneminde Teravih yirmi rekat olarak ve cemaatle kılınmaya başlanmıştır. Bu uygulama konusunda sahabe arasında ciddi bir itiraz olmamıştır. Yeni bir ibadet formu ortaya koyma gibi bir “bidat” uygulamasına sahabenin sessiz kalması düşünülemez. Efendimiz Cemaatle teravihi devam ettirmemiştir, zira teşri dönemidir. Farz olmayan bir şey farz olabilir, en azından farzmış gibi algılanabilir. Hz. Ömer döneminde ise yeni bir ibadetin “farz” olması söz konusu değildir.

Âhiret öncelikli yaşayan bir Müslüman’a düşen Allah’ın af ve mağfiretinin sağanak sağanak yağdığı “üç aylar”ın sonunu tam değerlendirerek hakkını vermektir. Ramazan ayının gündüzünü kamil bir oruçla geçirerek sanki “melekleşen” mü’min gece kıyamı olan “teravih” ile tuttuğu orucu taçlandırmalıdır.

Author: Osman KARYAĞDI - min read. - Post Date: 03/24/2023