Üç Ayları Nasıl Değerlendirebiliriz?





Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 01/23/2023
Clap

Bu mübarek geceler için ‘özel’ bir ibadet formu yoktur. Ancak Cenab-ı Hak’tan ekstra lütuflar olacağı için normalde yapılan ibadetler, ruhen daha derinden hissederek edaya çalışılır. Hususi bir ibadet olmasa bile, bu mübarek zaman dilimlerini değerlendirme adına yapabilecek bazı şeyleri listeleyelim:

Daha İyi Bir İnsan Olmaya Niyet

* Her şeyden önce ‘daha iyi insan olmaya’ niyet edip gereklerini yerine getirmek için de özel çaba sarfetmeli. Zira manevî lütuflar bu dönemde katlanarak verilir. Allah’ın bu zaman diliminde lutfedeceği ekstra ikramlar bizi daha iyiye götürmek için çekici bir güç olacaktır.

 

Kur’ân’la İrtibat Kuvvetlendirilmeli

* Kur'ân'la irtibat bu dönemde daha fazla kuvvetlendirilebilir. Herkesin, Rabb’inden gelen bir mesaj olarak Kur’an ile sıkı ve derin bir ilişkisi olmalıdır. Bu anlamda, manasını anlamasak bile Rabbimizin kelamının metnini okuma konusunda özel gayret gösterebiliriz. Kur’an ne olduğunu, hayatımızda nereye dokunduğunu bilmek bizi onun anlamına yöneltecek, hatta daha derine inip anlam katmanlarında seyahat etmemize vesile olacaktır. Kur’an’ı sadece okumak değil, dinlemek de insanın sevap hazinesini zenginleştirir. Güzel Kur'ân okuyan hafızları internetten dinlememiz, hem Kur'ân dinleme sevabı kazandıracak, hem de Kur’an’ı güzel okuma konusunda yardımcı olacaktır. Üç aylarda evrad u ezkara da hususi zaman ayrılmalıdır. Kur’an okumanın en önemli evrâd ü ezkar içinde olduğu izahtan varestedir. Zira zikirlerin de en güzelidir.

 

Peygamber Efendimiz’e Bolca Salât-u Selam Okumak

* Bir mü'min için, Resûl-i Ekrem (aleyhissalâtu vesselam) ile irtibat kurmanın en kolay ve önemli vesilesi O'na salât u selam okumaktır. Bu günlerde salavâtlarla irtibatımızı kuvvetlendirebiliriz. Bu salât u selamlar bize aynı zamanda O'nu iyi temsil eden bir ümmet olma hususunda şuur kazandıracaktır/kazandırmalıdır.

 

Bize Kim Olduğumuzu Hatırlatacak Kitapları Tekrar Tekrar Okuma

* İslam âlimleri tarih boyunca başta Kur’an ve Sünnet üzerine, bu ikisinden süzülen hakikatleri daha iyi anlamaya yönelik kitaplar yazmışlardır. Bu kitaplardan, -İmam Gazali’nin İhyâ’sı gibi-, bazıları bütün Müslümanlar tarafından hüsnükabule mazhar olmuş, bazıları da muhtevasına bakılmaksızın belli grupların özel el kitabı gibi bir muamele görmüşlerdir. Üç Ayların bereketli manevi ikliminde Kur’an ve Sünnet ile uyumlu bu kitaplardan herkes kendi zevk ve ilgisine göre okuyabilir. Wise Institute olarak biz İmam Gazali’nin İhyau Ulûmid-din’i, İmam Rabbani’nin Mektubat’ı gibi kitapları bütün takipçilerimize tavsiye ediyoruz. Tabii ki herkes kendi meşreb ve zevkine göre başka kitaplar da okuyabilir. Bazıları Mahmut Sami Efendi’nin kitaplarını, bazıları Esad Efendi’nin, bazıları da Süleyman Efendi’nin kitaplarını tercih edebilirler.

Üstad Bediüzzaman’ın Nur Risaleleri aşırı sahiplenme ve Bediüzzaman’a dair oluşturulan önyargı sebebiyle belli dar grupların elinde kalmış gibi görünse bile, meslek, meşrep ve mezhep fark etmeksizin bütün Müslümanların, hatta bütün insanlığın istifade etmesi gereken eserlerdir. Üç Aylar’ın o büyülü ve bereketli atmosferinde Risale-i Nur külliyatı da anlam dünyamıza çok şey katacak, bizi daha iyi bir Müslüman olmaya ve neticede ebedi saadete yönlendirecektir. İslam’ın kalbi ve ruhi hayatına dair M.Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Kalbin Zümrüt Tepeleri de bu kutlu zaman diliminde maneviyat soluklamak için faydalı olacaktır.

 

Namazımızı Güzelleştirme Zamanları

* “Namaz mü'minin miracıdır” beyanından yola çıkarak namazlarımızı daha da güzelleştirebiliriz. Bu dönemde kılınacak Nafile namazların yanında ve belki de daha önemli olarak kaza namazı olanların bunları tamamlaması öncelikli hedeflerden olmalıdır.

 

Tefekkür Bir Senelik Nafile İbadetten Hayırlı

* Pek çok Kur'ân âyeti ve “Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.” hadisiyle tavsiye edilen tefekkür ibadeti konusunda da hassas olunmalı. Özellikle bu mübarek zaman diliminde, insan kendisine, ahiretini kurtaracak, dünyasını mamur edecek sorular sormalı. Kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gittiğini düşünmeli ve dünyada yapması gerekenler hususunda fikirler üretmeli ve bunları geliştirmelidir.

 

Geçmişin Muhasebesi Yapılabilir

* İnsan her zaman muhasebe yapabilir, ama bu günlerde yapılacak geçmişin muhasebesi ve geleceğin planlanması daha verimli olacaktır. Ayrıca dargın ve küslerle barışmalı, üzerimizde hakkı olanların hakkını verip helalleşme yolları aranmalıdır.

 

Günahları Eritmenin Yolu: Tövbe

* Hadisin beyanıyla “İnsanlar hata yapmaya açıktır, çok hata yaparlar. Hata yapanların en hayırlıları da hatalarından dönen tövbekârlardır.” Bugünlerde hem tövbe ve istiğfar etmeyi hem de hayatımızın merkezinde olması gereken duayı ihmal etmemeliyiz.

 

İhtiyaç Sahipleri Görülmeli

* İslam, Müslümanların bireysel yaşamalarından ziyade toplu bir şekilde yaşamaları, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamalarını tavsiye eder. Bu günlerde ihtiyaç sahibi kimselere yapılacak aynî ve nakdî her türlü yardımın, Hak katında kıymeti paha biçilemez. Ayrıca ibadetlerde de beraberlik önemlidir. Bu mübarek zaman dilimlerinde ve özellikle de gece kılınan namazlarda mümkün olduğu kadar, şartları zorlayarak da olsa cemaate katılmalı.

 

Pazartesi-Perşembe Orucu

Üç Ayları değerlendirme ve Ramazan orucuna hazırlanma adına Allah Resûlü’nün (aleyhissalâtu vesselâm) bizzat kendisi tutup ashabına da tavsiye ettiği Pazartesi-Perşembe oruçları önemli bir maneviyat kaynağıdır.

Resul-i Ekrem Efendimiz bazı zamanlarda ibadet ü taata daha çok özen gösterir, diğer vakitlerdekinden daha hassas davranırdı. Hz. Aişe (r.anhâ) O’nun nafile olarak tuttuğu oruçlardan birini, "Allah Resûlü, Pazartesi-Perşembe günleri oruç tutmaya çokça özen gösterirdi, onlarda Allah'ın rızasını arardı." (Tirmizî, Savm 44; Nesâî, Savm 70) diye anlatır. Yine Efendimiz’e yakınlığı ile bilinen sahabilerden Üsame b. Zeyd de bu durumu müşahede etmiş ve Efendimiz’e bu konuyu sormuştur.

Ebû Katâde el-Ensârî’den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre,

Allah Resûlü’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) farklı zamanlarda oruç tutma hakkında pek çok soru sorulmuştu. Bunlar arasında Pazartesi günü oruç tutmanın fazileti/hükmü hakkında da bir soru vardı. Efendimiz aleyhisselam, Pazartesi orucunu tasvip ve teşvik ederek:

Ben o gün dünyaya geldim ve bana o gün peygamberlik verilip vahiy indirilmeye başlandı.” buyurmuştu. (Müslim, Sıyam 198; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 4/293)

 

Dolunay Günlerinde Oruç

Abdulah b. Abbas’tan (r.anhuma) rivayet edildiğine göre, “Peygamber Efendimiz (as), eyyâmü’l-bîz’da, yani her kameri ayın 13, 14 ve 15. dolunay günlerinde oruç tutar ve bunu sefer gibi zor zamanlarda bile ihmal etmezdi” (Nesâî, Savm 70) Allah Resûlü bu günlerde sahabîlerini de oruca teşvik ederdi. Ay çok parlak görüldüğü için bu günlerde tutulan oruca "eyyâm-ı bîz = dolunay/beyaz günler" orucu denmiştir. Ayrıca çeşitli sahih hadislerde bu oruca devam edenlerin bütün ömürlerini oruçluymuş gibi geçirecekleri müjdesi de verilmektedir. Bir nevi Ramazan’a hazırlık ayları olan Recep ve Şaban aylarının 13, 14 ve 15. günlerinde oruç tutularak hem bu Sünnet hayata geçirilebilir hem de Ramazan sonrasında da bu oruca devam edilerek bütün ömrü ibadet duygusuyla geçirmek mümkün olur.

 

Sahuru Kandil Gecesi Olan Oruç

Kandil gecelerinin gündüzleri de mümkün olduğunca oruçla güzelleştirilmeli. Özellikle Berat kandilinin gündüzünü oruçlu geçirmeye gayret etmeli. Zira hadiste Berat gecesini ibadet ü taat ile değerlendirme tavsiyesinin yanında gündüz de oruç tutma vurgusu yapılıyor.

Bu arada kafa karıştıran bir hususu da açıklığa kavuşturalım: Kandil günlerinde oruç ne zaman tutmalı? Kamerî takvime göre, gün gece ile başlar; dolayısıyla kandil gününü oruçlu geçirmek isteyenler, kandil gecelerinde sahura kalkıp ertesi günü, yani kandil gününü oruçlu geçirmeyi düşünebilir. Bununla beraber böyle mübarek geceleri oruçlu bir şekilde karşılama düşüncesi ibadetler adına farklı bir güzellik olacaktır.

Değerlendirebilenler için Kadir gecesi, kandillerin ve Ramazan'ın zirvesi, Bayram da apayrı bir manevî zirvedir. Üç aylarla yaşanan nuranî ve manevî yükselme süreci, bayramdan sonra seviye düşürülmeden devam ettirilir, hatta manevî olarak bir üst seviyeye çıkılırsa, manevî hayatın seviyesi hep gelişmeye devam edecektir. Böylelikle “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” ölçüsü de dikkate alınmış olacaktır.

Author: Wise Institute - min read. - Post Date: 01/23/2023