M. Fethullah Gülen’in Sünnet Anlayışına Kısa Bir Bakış





Author: Dr. Mustafa ERDİL - min read. - Post Date: 12/21/2021
Clap

Gülen’in sünnet savunmasına göre; sünnet ilk asırdan günümüze kadar, Kur'ân'a gösterilen ihtimamla "Kitap" gibi yazılı ve sözlü kaydedilmiştir; üzerinde sahabe tarafından müzakereler yapılmış ve nesilden nesile kitaplar ve kitapçıklar hâlinde intikal ettirilmiştir.

Kur’ân ve sünnet, ferdî, îctimaî hayatın ve kültürel değerlerin temelini teşkil eder. Onlar fert ve toplumların dünya ve ukba hayatını şekillendirir. İfade etmek gerekirse, son bir kaç asırdır, Kur’ân ve sünnete ait değerlerin taklide kurban edildiği ve matlaştığı bir gerçektir. Bu sebeple, Kur’ân ve sünnetin asrın şartlarında yeniden okunup anlaşılması, yorumlanması ve tahlil edilmesi gerekmektedir. Bu tür yeni tahlil ve yorumlar Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinde ve Fethullah Gülen’in sünnet yorumlarında göze çarpmaktadır. 

Said Nursi’nin eserlerinde, "Bir gün gelecek, ayağını ayağının üstüne atarak -gurur, kibir, enâniyet içinde ve her meseleyi halletmiş gibi- bunu Allah yarattı, şunu Allah yarattı, Allah'ı kim yarattı? diyecekler1 hadisine tevhit eksenli cevaplar sunduğunu görüyoruz. 

Bununla birlikte, Fethullah Gülen’in de hadislere farklı yorum ve perspektif getirdiği dikkate şayandır. Gülen’in sünnet yorumlarında, Asr-ı Saadet’le günümüz şartlarının beraber mütalâa edildiği görülmektedir. Örneğin, Sahabe-i Kiram’ın “Hele gel, seninle bir saat Allah’a iman edelim.2 ifadesini; “Gel, seninle şurada bir müddet oturalım, imanî değerlerimizi mütalâa edelim; kalbî ve ruhî hayatımızda bize seviye kazandıracak meseleleri tekrarlayalım; ibadet ve taat duygumuzu coşturacak, kulluk şuurumuzu artıracak mevzularla meşgul olalım; içtimaî hayatın üzerimize bulaştırdığı tozu dumanı bir silkeleyelim ve fıtrat-ı asliyemize dönelim3 şeklinde yorumlar. Gülen’in, farklı bir perspektif ile iman-ubudiyet derinliğine parmak bastığı ve sünneti yeniden hayata tatbik etme gayretinde olduğu görülmektedir. 

Bu yazımızda Gülen perspektifinden sünnetin rolüne ve bazı yorumlarına özetle değinmek istiyoruz. 

 

Sünnetin Rolü

Allah Resûlü’nün “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız; bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.4 hadisi Gülen için hareket noktasıdır. Ona göre Müslümanlık, temel disiplinler açısından Kur’ân’la şekillenmiş, Kur’ân âyetleri Allah Resûlü’nün sünneti ile vüzuh kazanmıştır. Burada ifade etmek gerekirse usulüddin uleması, sünnet’in Kur’ân’a ihtiyacından daha çok, Kur’ân’ın sünnete ihtiyac duyduğunu ifade eder.5 Gülen bu noktada, Kur’ân ve sünnetin birbirinden tecrît edilemeyeceğini savunur. Ona göre, vahy-i gayr-ı metluv olan sünneti devreden çıkarmak ve onu vahy-i metluv olan Kur’ân’dan koparmak bir yönüyle Kur’ân’ı mehcur hale getirmektir.6 

Gülen’e göre sünnet, Kur’ân ile gelen mutlak emirleri takyît, mukayyedi ıtlâk, husûsîyi ta’mîm, umûmîyi tahsîs eder. Bununla birlikte Allah Resûlü, Kur’ân mesajının yanında kendi ifade ve beyanlarının rükniyetini ihtarda bulunur. Meselâ Kur’ân’da mücmel zikredilen namazı bütün rükünleri, şartları, sünnetleri ve âdâbıyla; hacc-ı ifradı, kıranı, temettuu ve bütün teferruatıyla; nisâbı, nevileri ve edâ keyfiyetiyle zekâtı ayrıntılı anlatır. Kur’ân’da genel ifade edilen mevzuların istisnalarını gösterir, mutlak zikredilen hükümleri takyît eder. Bazen, âyet-i kerimelerde temas edilmeyen meseleleri müstakillen hükme bağlar.7 Gülen’in bu yorumlarına göre Kur’ân ve sünnetin birbirinden tefrik edilmesi mümkün değildir. Tırnak ve et misali birbirinden tefrik edilemez.

 

İçtihat Meselesi

Gülen, müçtehitlerin farklı hükümleri arasında tercih yapılması ve yeni içtihatlar konusunda; aklî ve naklî deliller açısından daha güçlü olanın tercih edilmesine vurgu yapar. Bunun yanısıra tercih edenin de ehl-i tercih olması gerektiğine dikkat çeker.8 Gülen bu ciddi meselenin ehil insanlardan oluşturulacak bir ‘heyet’ tarafından yapılmasının daha sıhhatli olacağını ifade eder. Ona göre, günümüzde böyle bir heyet teşekkül etmemiş; fakat bazı hususlarda da görüş beyan edilmektedir. Gülen bu meselenin ciddî olduğunu ve kesinlikle laubaliliğe tahammülünün olmadığına işaret eder.”9 Gülen’in bu hassasiyetinden son bir kaç asırdır negatif tenkide maruz kalan ve içtihadın temel kaynağı Kur’ân ve sünneti koruma gayreti anlaşılmaktadır. Bu sebeple Kur’ân ve hadis ilminde ehil olmayanların içtihat sahasında fikir beyan etmesi laf-ı güzaf olacaktır. 

Asrımızda çözüm bekleyen fıkhi ve sosyal meselelere bir heyet tarafından çözüm getirilmediği sürece, ehil olmayanlar Kur’ân ve sünnetten farklı çıkarımlara gidebilir, böylece sünnetin yanısıra icma ve kıyas da ciddi zarar görebilir. Burada şunu da ifade etmek gerekirse; Gülen’in düşünceleri, Said Nursi’nin içtihat yaklaşımı ile örtüşmektedir. Nursi, “İçtihat kapısı açıktır; fakat şu zamanda oraya girmeye ‘altı mâni’ vardır. Birincisi: Nasılki kışta, fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir. Yeni kapıları açmak, hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil... 10 diyerek şimdilik ictihad kapısını kapalı tutar. Gülen ise, Said Nursi’nin yorumunu “Kur’ân ve sünnette ehil bir heyet” şartına bağlar.

 

Azim ve Kararlılık Hususu

Gülen’in tüm sohbet, vaaz ve derslerini Allah Resûlü ve sahabeden misallerle örgülediğini ifade etmiştik. Seçtiği bu tarz Asr-ı Saadet örneklerinin hayata kazandırılması hassasiyetini göstermektedir. Örneğin, azim ve kararlılık gençler için önemli bir vasıftır. Allah Resûlü’nün, “Ey amca! Allah’a yemin ederim ki güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler yine de bu davadan vazgeçmem, ya Allah bu dini hâkim kılar ya da ben bu yolda yok olur giderim.11 hadisini gençlerin azim ve kararlılığında önemli bir köşe taşı görür. Örneklerini sünnetten alan Gülen, bu ve benzeri örneklerle gençleri motive eder. Mesela, yukarıdaki hadisi esas alarak, “Yarınlarımızı düşünüyor ve dipdiri geleceğe varmayı düşlüyorsak, yolların yürünerek alınabileceğini ve zirvelere azim, irade ve plânlarla ulaşılabileceğini asla hatırdan çıkarmamalıyız...”12 dersini takrir eder. 

 

Tebliğ ve İrşat

Gülen’in düşüncesinde peygamberler, en küçük ve teferruatlı meselelerde, Allah’ın isteğine muvafık hareket ederler. Bu, onların vazifelerinin bir gereğidir. Buradan hareketle, Gülen’e göre, tebliğde nebilerin sünnetine muvafık hareket etmeye çalışmak esastır. Meselâ, akıl ihmal edildiğinde tebliğde istenilen neticeye ulaşılamaz. Bununla birlikte his ve duyguların terk edilmesi de aynı menfî neticeyi doğurur.13 Allah Resûlü’nün tebliğ ve irşat metodu, gönüllere girme ve akıl faktörünü ihmal etmemektir. Tebliğ, temsil ve akıl birbirinden tefrik edilemeyecek önemli unsurlardır. Bu sebeple Gülen’in tebliğ ve irşat metotlarında akıl ve kalp birlikteliğinin öne çıktığı görülmektedir. Ona göre, sünnet üzere bina edilmeyen bir tebliğ, geçici bir tesir vermiş olsa da uzun soluklu ve kalıcı olamaz. 

 

Çocukların Dini Eğitimi

Gülen, dinî bilgileri, dünya görüşleri dar bazı yaşlıların, çocuklara yüzlerini ekşiterek caminin izzetini korumaya çalıştıklarını ifade eder. Hâlbuki bu tavırlar, çocukları camiden ürkütmekte ve Resûl-i Ekrem’in sünnetine aykırı düşmektedir. Allah Resûlü, camide safların tanziminde, erkeklerin önde, arkasında varsa hünsâlar, daha sonra çocuklar ve beşerî bir mülâhazaya binaen onların arkasında kadınların bulunmasını tavsiye eder.14 Gülen, bu tür sünnet uygulamasıyla çocukların, cami adabını öğreneceğini, namazın pratiğine şahitlik edeceklerini, dini yaşama arzu ve isteklerinin artacağına dikkat çeker. Bu itibarla, çocuklara sert görünmemeli, camiden kovulmamalı, ürkütülmemeli ve hediyeler vererek namaza ısındırılmalıdırlar. Onlara cami sevdirilmeli ve onların duygularında mâbedin kutsallığı canlı tutulmalıdır. Gülen, Resûl-i Ekrem’in mescitte namaz kılarken, torunu Hz. Ümâme’yi omuzuna almasını, eğilirken yere bırakmasını, kalkarken yeniden omuzlarına almasını15 çocukların cami ve ibadet terbiyesinde önemli bir örnek olarak görmektedir.

Şu bir gerçektir ki, Allah Resûlü’nün çocukların camiden çıkarılması mevzuunda bir uygulaması söz konusu değildir. Gülen’e göre, mahallenin bir köşesi mâbet, evin içi bir namazgâh hâline getirilmelidir ki, çocuk Allah’ı hatırlatan emarelerle yüz yüze gelmeli ve hayatını bir ledünnîlik içinde duyarak hür irade ile kendi yolunu belirleyebilmelidir. Zira namaz ve mâbet, Allah’ı bulma ve ona yönelme adına çok önemli bir iştir.16 

Sonuç olarak, sünnetin Asr-ı Saadet’ten itibaren korunup kaydedilmesinde, Gülen’in düşüncelerine değinerek bu fasla virgül koyalım.. Gülen’e göre bizim dünyamız, Kur’ân gibi ilâhî bir kaynağa, Kur’ân pratiği olan sünnete, yanlışta birleşme ihtimali olmayan doğrulara (icma) ve bu üç kaynağın ölçü alınarak ortaya konulduğu esaslara (kıyas) dayanır. Bu dört kaynağın hiçbir zaman insanlığı yanılttığı görülmemiştir.17

Gülen’in sünnet savunmasında; sünnet ilk asırdan günümüze kadar, Kur'ân'a gösterilen ihtimamla "Kitap" gibi yazılı ve sözlü kaydedilmiştir; üzerinde sahabe tarafından müzakereler yapılmış ve eslâftan ahlâfa kitaplar ve kitapçıklar hâlinde intikal ettirilmiştir. Allah Resûlü, hayat-ı seniyyelerinde, kendine itaat etmeyi ve sünnetine uymayı dinin bir parçası saymış; sözlerinin arkadan gelen nesillere ulaştırılmasına teşvikte bulunmuştur. Ashabına uzak mesafeden hadis dinlemeye gelenlere mülâyim ve yumuşak davranılmasını emretmiş ve sözlerinin dikkatle dinlenip-bellenmesi için tahşidatta bulunmuştur. Muhataplarının anlayıp ezberlemesi için yerinde, konuştuklarını birkaç defa tekrar etmiş ve yerinde hadis ve sünnetinin kayda alınmasını tavsiye etmiştir.18

Birkaç misalle üzerinde durduğumuz Fethullah Gülen’in sünnet ve hadis yorumları üzerine bazı çalışmalar yapılmış ve kanaatimce bu tür çalışmalar devam edecektir. Elli (bugün itibariyle yetmiş) küsur yıldır sünneti anlatan ve sünneti anlatmayı bitirememiş19 olan Gülen’in sünnet yorumları üzerinde uzun yıllar durulacağa benzer. Nasip olursa sonraki yazılarımızda Gülen perspektifinden sünnetin kaydına, pratiğe dönüştürülmesine ve spesifik güncel yorumlarına değinmek istiyoruz.

 

1 Buharî, Bed'u’l-Halk, 11; Müslim, İman, 2/4

2 Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 3/265; İbn Hacer, el-İsâbe 4/83

3 https://www.herkul.org/herkul-nagme/491-nagme-kibir-virusu-ve-iman-zaafi/

4 Muvatta’, Kader, 3.

5 http://fethullahgulenmovement.net/tr/component/tags/tag/13?start=100

6 Fethullah Gülen,Vuslat Muştusu / Kırık Testi, 8, 58.

7 Gülen, Vuslat Muştusu / Kırık Testi, 8, 57.

8 Gülen, “ehl-i tercih” ifadesiyle tercih yapacak şahsın Kur’ân ve sünnete tam vukufiyetine dikkat çekmektedir.

9 Gülen, Fasıldan Fasıla, 1, 329.

10 Said Nursi, Sözler, Yirmi Yedinci Söz, 552.

11 İbn Hişam, I, 265; Belâzuri, Ensabu'I-Eşraf, I, 230.

12 Gülen, Örnekleri Kendinden Bir Hareket / Çağ ve Nesil, 8, 81.

13 Gülen, İnsanlığın İftihar Tablosu Sonsuz Nur, 1, 221.

14 Bkz.: Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned, 5/344; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 3/291.

15 Buhârî, Salât 106; Müslim, Mesâcid 41.

16 Gülen, Çekirdekten Çınara, 113.

17 Gülen, Enginliğiyle Bizim Dünyamız, 20.

18 Gülen, İnsanlığın İftihar Tablosu Sonsuz Nur, 2, 384.

19 Ali Ünal, M. Fethullah Gülen Bir Portre Denemesi, 17.

Author: Dr. Mustafa ERDİL - min read. - Post Date: 12/21/2021