Namaza Giriş





Author: Rasim HANER - min read. - Post Date: 07/06/2020
Clap

NAMAZIN ŞARTLARI VE RÜKÜNLERİ-1

56. DERS

Burada şart ve rükünleri beraber zikrettik. Bununla namazın nelerle sahih olacağını bildirmek istedik.  Şurût, şart kelimesinin çoğuludur. Eşrât ise şarat sözcüğünün çoğuludur. Her ikisi de alamet manasına gelir. Dinde şart, bir şeyin varlığının kendisine bağlı olduğu şey demektir ki bu, o şeyin mahiyetinin dışında bulunmaktadır.  Erkân ise rüknün çoğulu olup sözlükte en kuvvetli taraf demektir. Dinî ıstılahta ise rükün, bir şeyin mahiyetini oluşturan zatî parçadır. Tabi mahiyet sadece bu zatî parçadan meydana gelmez, daha başka şeyler de vardır.  Biz başta namaz kılacak kişiye hatırlatma yapıp tenbihte bulunmak için “Namazın sahih olması için yirmiyedi şart lazım” dedik. Bunu, şartların sayısını sınırlandırmak (hasr) için söylemedik. Namazın dışındaki şartlarını ve içindeki rükünlerini altışar adetle ifade edenler de, aslında sınırlandırma maksatlı değil, akla yaklaştırıp daha kolay öğrenilmesini sağlama niyetiyle bunu yapmaktadırlar. Yoksa, namaz kılan kişi, sayacağımız şartlardan daha fazlasına ihtiyaç duyarlar. Onun için, namaza başlamanın sahih olması için gereken şartlarla, namazın sahih bir şekilde devam etmesi için gereken şartları ayrı ayrı beyan etmek istedik. Nitekim bütün bunlar farzdır. Bu farzların en doğru ifadesi için şart ve rükün kelimelerini kullandık.  Namazın sıhhati için yirmi yedi şey gerekir: Hadesten (hükmî kirlilikten, abdestsizlikten) temizlik. Beden, elbise ve mekanın affedilmeyen pislikten temizlenmesi, hatta en sahih görüşe göre ayaklar, eller, dizler ve alnın konulacağı yerlere kadar her tarafın temiz olması. Avret yerlerinin örtülmesi: Kişinin namaz kılarken kendi avret mahallini, gömleğinin göğüs kısmından ya da eteğinin altından görmesi namaza zarar vermez.  Kıbleye yönelmek: Mekke’de bulunup Kâbe’yi bizzat görenin Kâbe’nin binasına denk gelecek şekilde yönelmesi gerekir. Sahih olan görüşe göre Mekke’de de olsa Kâbe’yi görmeyen kimse, onun bulunduğu tarafa döner. Vakit: Bu, vaktin girmesi ya da vaktin girdiğine kanaat getirmesi manasına gelir. Niyet ile başlangıç tekbirinin ara vermeden peşpeşe yapılması.  Başlangıç tekbirinin ayakta yapılması. Cemaati rükuda gören biri, rükuya gitmeden önce tekbirini ayakta alır sonra rüku için eğilir.     Niyetin, başlangıç tekbirinden sonraya bırakılmaması gerekir. (Yani, niyet tekbirden önce alınmalıdır.) Not: Gelecek derste, aynı konuya devam edeceğiz.

Author: Rasim HANER - min read. - Post Date: 07/06/2020