Niyet: Kalbin İbadeti





Author: Dr. Mehmet Yavuz ŞEKER - min read. - Post Date: 09/06/2022
Clap

Niyet, dindarlığın temelini oluşturduğu gibi, İslam hukuku ve İslam’ın ruhî boyutunu tanımlayan tasavvuf için kurucu ilke kabul edilmiş ve usulün merkezine yerleştirilmiştir. Niyet, düşünce ve davranışları doğrudan etkilediği için kişinin, Allah ile olan irtibatı bakımından çok önemli bir konumda görülmüştür.

Sözlük manası itibarıyla “kalbin kastı”1 şeklinde özetlenen niyet, “yönelmek, azmetmek, bir şeyi çok istemek, gidilen yön” gibi anlamlara gelir.2 İrade, azim, kast ve inayet kelimeleri ile aynı manada; azim, hemm, şehvet, ihtiyar, kazâ, kader, meşîet gibi kelimelerle de çok yakın anlamdadır. Buradan hareketle niyeti “kalbin şimdi veya daha sonrası itibariyle maksada uygun bulduğu fiile yönelmesi”3 şeklinde tarif etmek mümkündür. Talep etmek, niyet etmektir.

Niyetin en önemli yanını şüphesiz iman teşkil eder. İmanın olmadığı bir kalbde, İslâmî açıdan çok yüksek bir niyet olsa bile bunun herhangi bir değeri yoktur. Bundan ötürü niyete, imanın bir bilinç olarak davranışa yansıması, ona eşlik etmesi denebilir. İman, niyetin özü; niyet de o davranışın ruhu olmaktadır. 

Niyetle alâkalı yapılan çalışmalar, söylenen sözler içerisinde onunla en çok yan yana getirilen kelimenin “irade” olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. İrade, “kalbin uygun gördüğü şeye yönelmesidir”4 şeklinde tanımlanırken de niyetle aynı zeminde mütalaa edilmiş gibidir. İrade ile bilgi ve inanç arasında bir bağ kurulmuş, iradenin harekete geçmesi, bilgiye ve inanca bağlanmıştır. Buna göre kesin bilgi ve/veya inanç, iradeyi yönlendirir, irade bedeni harekete geçirir, meyil tahakkuk eder, böylelikle istenilen iş yapılır. İnsanın gücü kuvveti, iradesinin; iradesi de bilgi ve inancının hizmetindedir.

Niyet bir düşünceyi ve/veya bir eylemi değiştirme, dönüştürme potansiyelini haizdir. Bu, değişim ve dönüşüm olumludan olumsuza olabileceği gibi tersi de mümkündür. O, nazarla birlikte eşyanın mahiyetini değiştirir. Bu değişme, sevabın günaha, günahın da sevaba dönüşmesi şeklinde olabilir.5

Kur’ân-ı Kerim’de kelime olarak doğrudan zikredilmese de niyet mefhumunu muhteva olarak birçok âyette bulmak mümkündür. Örneğin kurban anlatılırken “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Lâkin O’na ulaşan tek şey, kalblerinizde beslediğiniz takvadır.”6 denilerek niyetin sıhhatine dikkatler çekilmiştir.

“…Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz içindir. Siz yalnızca Allah rızasını gözetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak ederseniz o size aynen ödenir. Size hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz.” (Bakara sûresi, 2/272) âyeti de yapılan hayırdaki niyetin ne olması gerektiğini açıkça ifade etmesi bakımından önemlidir. 

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) de birçok hadislerinde niyete doğrudan atıfta bulunmuş, onun amele yaptığı katkıyı ifade buyurmuştur. Onlardan bir tanesi özellikle öne çıkmış, üzerinde değişik açılardan durulmuştur:

“Ameller niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır. Kim de nail olacağı bir dünya veya nikâhlanacağı bir kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir.”7

Hadisin vürud sebebi olarak, bir sahabinin Ümmü Kays adındaki bir kadınla evlenmek niyetiyle Medine’ye gelmesi zikredilir.8 Bu yüzden Allah Resûlü, niyetin genel çerçevesini belirledikten sonra sözlerini dolaylı olarak hicrete getirmiştir.

Herhangi bir düşüncenin, herhangi bir eylemin Hak katında değerli hale gelmesi, o düşünce ve eyleme yüklenen niyet ve mana ile doğrudan alâkalıdır. Bu yönüyle “niyet, âdetleri ve hareketleri ibadete çeviren pek acip bir iksir ve maya,”  “ölü ve meyyit olan haletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur.”9

İbadete niyetle başlanır. Sıradan bir davranış ve alışkanlık niyetle ibadet halini alır. Niyet bir ruh gibi o davranışa sindirildiği, içirildiği takdirde, beden ve ruhuyla tamamlanan bir insan gibi, davranış ve niyetle, tastamam bir ibadet ortaya çıkar. O, ibadet, namaz, oruç gibi azaların eda ettiği veya ihlâs, ihsan gibi kalbe ait bir amel de olabilir. Bu yüzden niyet her türlü ibadette mutlaka bulunması gereken bir özdür. Bu açıdan o, kalbin ameli olmaktan öte, kalbin ibadetidir.

Niyetle alâkalı öne çıkan, onun ne olduğunu net ifade eden diğer bir hadiste “Medine’de geride kalan öyle kimseler vardır ki, siz hangi yolu geçseniz, hangi vadiyi aşsanız onlar da sizinle beraberdirler. Onları sizinle birlikte olmaktan hastalıkları alıkoymuştur.” buyrulmuştur.10

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu sözlerini, bir sefer esnasında, Medine’den bir hayli uzaklaştıkları bir yerde sarf etmişti. Bahis konusu yaptığı müminler, rahatsızlıkları sebebiyle bu sefere katılamamışlardı. Katılamayan, onların kalbleri değil sadece bedenleri idi. Onlar gönülleriyle sefere çıkanlarla beraber idiler. Zaten bundan ötürü Hazreti Peygamber, “Onlar sizinle beraberdirler.” buyurmuştu. Katılamayanların, niyetleri itibarıyla seferde bulunanlardan hiçbir farkları yoktu. Sadece rahatsızlıkları, onları bedenleriyle de beraber olmaktan alıkoymuştu. 

Bu âyet ve hadislerin talimiyle, niyetin süreklilik taşıyan bir mahiyete sahip olduğunu söylemek mümkündür. Bir başka deyişle, dindar mümin, niyetli mümindir. Ondan, onun her anında niyetine dayalı bir davranış ortaya koyması beklenir. Her zaman istediği eylemi yerine getiremese de oluşan boşlukları niyetiyle kapatması düşünülür. 

Niyetle alâkalı üzerinde durulması gereken bir diğer husus da onun korunmasıyla alâkalı olmalıdır. Dindar, şuurlu mümin, bir ömür ibadete, bir ömür rızaya niyetlidir. Buradan hareketle, niyetin bir amelin başında olması gerektiği gibi o amel tamamlanıncaya kadar hep bulunması, o amele bütünüyle yedirilmesi gerekli görülmüştür. Başından sonuna kadar korunamayan niyetin, eyleme müspet etkisinin çok olamayacağı öngörülmüştür. Zira o eylemi dönüştürebilme potansiyeli olan niyet kaybolmuştur.

Bu bağlamda niyetin içine sindirildiği eylemle alâkalı beklentisizlik, unutmak, terk etmek, niyetin sıhhati açısından önemlidir. Eylemle alâkalı beklentiye girildiğinde niyet bozulur. Riya, süm’a, ucb gibi hususların kötülüğü, niyeti bozmalarından ötürüdür. Kimilerince bu beklentisizlik, yalnız insanlar için değil, Cenab-ı Hak’la alakalı da mütalaa edilmiş, ibadetlerin karşılığında Cennet beklentisi dahi, yüksek bir dini anlayış olarak, hoş görülmemiştir.

Yapılan ameli, ibadeti Yüce Allah’a lâyık görmemek, tersinden ifadeyle, değersiz görmek de niyetin korunmasına yönelik bir diğer husustur. Allah Resûlü’nün  Cenab-ı Hakk’a “Sana hakkıyla ibadet edemedik ey Ma’bud, Sana hakkıyla şükremedik ey Meşkûr…”11 şeklindeki seslenişi, diğer hikmetleriyle beraber, niyetin muhafazasına yönelik olarak da muhakkak değerlendirilmelidir. 

Hasılı, bazen amelden daha hayırlı hale gelebilen, bazen amelin boşluklarını dolduran, hatta bazen de gerçekleştirilemeyen bir eyleme yapılmış gibi sonuç aldırtan niyet, kazanma kuşağındaki dindar mümin için en büyük bir lütuf ve ihsandır.

Author: Dr. Mehmet Yavuz ŞEKER - min read. - Post Date: 09/06/2022
İlişkili İçerikler
Niyet insanı kurtarabilir mi?
Wise Institute
Niyet insanı kurtarabilir mi?

Niyet mü’minin hayatında her şeydir. Ferdin ölü davranışlarına canlılık kazandıran o..

Daha fazlası
Mü'minin Niyeti Amelinden Hayırlıdır
Wise Institute
Mü'minin Niyeti Amelinden Hayırlıdır

Yapılan her işin bir niyeti, bir de eyleme dökülmesi vardır. Amelin değer kazanması..

Daha fazlası
Niyet
Wise Institute
Niyet

Niyet, bir işe başlamadan önce, onu planlamak, düşünüp yapmaya karar vermektir...

Daha fazlası
Hukuken Yasak Olmasına Rağmen İmam Nikahı ile İkinci Evlilik (Fetva Sorunu Yazıları-8)
Dr. Ahmet KURUCAN
Hukuken Yasak Olmasına Rağmen İmam Nikahı ile İkinci Evlilik (Fetva..

“Eşinin rızası olsun ya da olmasın bir erkeğin imam nikâhı ile evlilik yapmasına ne..

Daha fazlası
Boşanmada Yenilenmemiş Fıkhi İçtihatların Rolü
Dr. Ahmet KURUCAN
Boşanmada Yenilenmemiş Fıkhi İçtihatların Rolü

... aile hukukuna yönelik yenilenmemiş fıkhî içtihatlar akla hayale gelmedik,..

Daha fazlası
İslâm’ın Kölelik Karşısındaki Tavrı-11
Dr. Yüksel ÇAYIROĞLU
İslâm’ın Kölelik Karşısındaki Tavrı-11

İslâm’ın kölelik karşısındaki tavrı nedir? Bu alanda getirdiği düzenlemeler, vaz’..

Daha fazlası
Günün Yazısı: Niyet
Wise Institute
Günün Yazısı: Niyet

Niyet, bir işe başlamadan önce, onu planlamak, düşünüp yapmaya karar vermektir...

Daha fazlası